Sosyal Medya

Güncel

Rusya’yla normalleşme Batı ile ilişkileri koparır mı? - Doç. Dr. Emre Erşen

Geçen yıl bir Rus savaş uçağının Türkiye’nin hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle TSK tarafından düşürülmesinden sonra krize sürüklenen Türkiye-Rusya ilişkileri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 24 Haziran’da Rusya Devlet Başkanı Putin’e gönderdiği mektuptan sonra düzelmeye başladı.



Ä°ki liderin aÄŸustosta St. Petersburg’da görüşmeleri sonrasında ise Ankara-Moskova arasındaki yakınlaÅŸma süreci ivme kazandı. Rusya’yla düzelen iliÅŸkiler sayesinde Ankara, Suriye’de IŞİD ve PYD/YPG’ye karşı Fırat Kalkanı harekâtını baÅŸlatmış ve Halep’te Rusya ve Esad güçlerinin kuÅŸatması altında kalan muhaliflerin ÅŸehirden tahliye edilmesinde önemli bir rol üstlenmiÅŸtir.
 
19 Aralık’ta Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov’un öldürülmesi bile Türkiye ve Rusya arasındaki yeni diyalog sürecine zarar vermemiÅŸtir. Nitekim bu suikasttan bir gün sonra Türkiye, Rusya ve Ä°ran dışiÅŸleri bakanları Moskova Deklarasyonu’nu imzaladı. Kazakistan’ın baÅŸkenti Astana’da Esad rejimi ve muhalifler arasında yeni bir barış sürecinin baÅŸlatılmasını öngören bu belge, Türkiye’nin Esad’ın geleceÄŸi konusunda Rusya ve Ä°ran’ın çizgisine yaklaÅŸtığı ÅŸeklinde yorumlanabilir. Bu durum aynı zamanda Suriye meselesinde baÅŸtan beri ABD ve AB ile hareket etmeye özen gösteren Ankara açısından önemli bir politika deÄŸiÅŸikliÄŸine iÅŸaret ediyor.
 
ABD VE AB İLE SORUNLAR DÖNEMİ
 
Türkiye’nin Suriye politikasındaki bu deÄŸiÅŸikliÄŸin nedenlerini daha iyi anlayabilmek için Ankara’nın son dönemde ABD ve AB ile iliÅŸkilerinde ortaya çıkan bazı sorunlara dikkat çekmek gerekir. Özellikle 15 Temmuz’da gerçekleÅŸen darbe giriÅŸimi sürecinde Rusya ve Ä°ran’ın Türk hükümetine tam destek vermesine karşın Washington ve Brüksel’den gelen tepkilerin oldukça cılız kalması Ankara’da Batı’yla iliÅŸkiler konusunda hayal kırıklığı yarattı. Türk yetkililerin ısrarlarına raÄŸmen Washington’un Gülen’i iade etmeyi kabul etmemesi ve Avrupa Parlamentosu’nun olaÄŸanüstü hal uygulamalarını gerekçe göstererek Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinin dondurulmasını tavsiye etmesi gibi geliÅŸmeler bu hayal kırıklığını derinleÅŸtirdi. Türkiye’nin Batı ile iliÅŸkilerinde gerginlik yaratan ikinci konu ise Suriyeli Kürtler meselesidir. AÄŸustos 2016’da Menbiç kentinin PKK ile yakın baÄŸlara sahip olan PYD/YPG güçlerinin eline geçmesi, Suriye’nin kuzeyindeki üç Kürt kantonunun birleÅŸerek Akdeniz’e doÄŸru bir koridor açmasından endiÅŸe duyan Türkiye’yi oldukça rahatsız etti. Türk hükümetinin giriÅŸimlerine raÄŸmen PYD/YPG’nin Fırat Nehri’nin doÄŸusuna çekilmemesi ve Obama yönetiminin bu süreçte PYD/YPG’ye silah desteÄŸi saÄŸladığına dair iddiaların güç kazanması Ankara ve Washington arasında ciddi gerginlik yarattı.
 
Batı ile iliÅŸkilerde ortaya çıkan sorunlar Ankara-Moskova arasındaki yakınlaÅŸma sürecine ivme kazandırdı. Ancak hala masada duran önemli sorunlar Türkiye’nin ABD ve AB ile diyaloÄŸunu sürdürmesini zorunlu kılıyor.
 
Batı ile iliÅŸkilerde ortaya çıkan bu sorunların Ankara ve Moskova arasındaki yakınlaÅŸma sürecine ivme kazandırdığını söylemek mümkün. Ukrayna krizindeki rolü ve Kırım’ı ilhak etmesi nedeniyle Rusya’nın 2014’ten bu yana Batı ülkelerinin ekonomik yaptırımları altında olması da bu süreci kolaylaÅŸtırmıştır. Putin yönetimi ise Ankara’nın Washington ve Brüksel ile gerilen iliÅŸkilerini kendisi açısından bir fırsat olarak görmüştür. Burada Moskova açısından önemli bir faktör, Ukrayna ve Kırım krizleri sonrasında Rusya ve NATO arasında hız kazanan jeopolitik rekabettir. NATO’nun Rusya tehdidine karşı DoÄŸu Avrupa’daki askeri varlığını güçlendirdiÄŸi, Karadeniz’de ise daimi bir askeri güç oluÅŸturma planları yaptığı bir dönemde Putin yönetimi önemli bir NATO üyesi olan Türkiye’yle stratejik iliÅŸkilerini geliÅŸtirerek avantaj kazanmayı hedeflemiÅŸtir. Türkiye’nin Suriye’deki durumdan kaynaklanan ciddi güvenlik endiÅŸeleri de Rusya’nın iÅŸini kolaylaÅŸtıran bir faktör olmuÅŸtur. Washington’un sahada PYD/YPG’yi desteklemesine karşın Moskova’nın son dönemde Ankara’yla Suriye’de askeri iÅŸbirliÄŸi ve istihbarat paylaşımı yapması bu açıdan oldukça önemli. Nitekim ABD liderliÄŸindeki uluslararası koalisyon, Türkiye’nin El Bab’ı IŞİD’den almak için süren harekatına destek vermekte gönülsüz davranırken Rusya’nın bölgede savaÅŸan TSK’ya destek olmak için kentteki IŞİD hedeflerini bombaladığı görülmektedir. Türk yetkililerin bu konuda açıkça Obama yönetimini eleÅŸtirerek Ä°ncirlik Hava Ãœssü’nün koalisyon güçleri tarafından kullanılmasına son verilebileceÄŸini ima etmesi de Rusya’nın bölgedeki ABD etkisini zayıflatma hedefiyle uyumludur.
 
EKSEN KAYMASI MI?
 
Son dönemde yaÅŸanan tüm bu geliÅŸmelere raÄŸmen Türkiye-Rusya yakınlaÅŸmasının Türk dış politikası açısından stratejik bir eksen kaymasına iÅŸaret ettiÄŸini söylemek için ise henüz oldukça erkendir. Öncelikle Rusya’nın, Türk dış politikasında genel olarak Batı’ya karşı bir denge unsuru olarak kullanıldığının unutulmaması gerekir. KurtuluÅŸ Savaşı döneminde Ankara ve Moskova arasında kurulan yakın iliÅŸkiler ve Türkiye’nin 1960’larda ABD’nin Kıbrıs konusundaki tavrına tepki olarak Sovyetler BirliÄŸi ile siyasi ve ekonomik baÄŸlarını güçlendirmeye çalışması bu açıdan önemli örneklerdir. Daha yakın tarihli örnekler de bulunmaktadır. ÖrneÄŸin Ankara’nın Irak krizi nedeniyle ABD ile ciddi sorunlar yaÅŸadığı ve Kıbrıs’ın tam üye olarak kabul edilmesi nedeniyle AB ile iliÅŸkilerinde yeni gerginliklerin ortaya çıktığı 2003-2006 döneminde Türkiye-Rusya iliÅŸkilerinin de hızlı bir geliÅŸme kaydettiÄŸine dikkat çekmek gerekir. Ankara ve Moskova arasındaki iliÅŸkilerin yeniden güçlü bir ivme kazandığı 2009-2010 döneminde ise Türkiye’nin Ä°srail’le iliÅŸkiler ve Ä°ran’ın nükleer programı gibi konularda ABD ile ters düştüğü ve AB üyelik müzakerelerinde ciddi sorunlar yaÅŸadığı görülüyor. Türk dış politikasında eksen kayması iddiaları özellikle bu dönemde sık sık dile getirildi. Ne var ki yine aynı dönemde Türkiye’nin Rusya ve Ä°ran’ın eleÅŸtirilerine raÄŸmen NATO füze kalkanının erken uyarı radarına ev sahipliÄŸi yapmayı kabul ettiÄŸi ve Arap ayaklanmaları sürecinde Batılı müttefikleriyle beraber hareket etmeyi tercih ettiÄŸi unutulmamalı.
 
Åžu anda yaÅŸanan durum da esas olarak Türk dış politikasında bir eksen kaymasından ziyade Ankara’nın Suriye’deki durumla ilgili olarak yeni bir denge arayışı içinde olduÄŸuna iÅŸaret ediyor. Burada özellikle Obama yönetiminin Suriye’ye askeri olarak müdahil olma konusundaki isteksiz tutumunun Türkiye’yi sahada Rusya ve Ä°ran’la iÅŸbirliÄŸine sevk ettiÄŸi söylenebilir. Nitekim IŞİD ve PKK’nın terör saldırılarının arttığı bir dönemde NATO müttefiklerinden umduÄŸu desteÄŸi bulamayan Ankara, ancak Rusya ve Ä°ran’la yaptığı mutabakat sayesinde Suriye’deki konumunu yeniden güçlendirmeyi baÅŸarabilmiÅŸtir.
 
DiÄŸer tüm aktörler gibi Türkiye’nin de Trump yönetiminin nasıl bir Suriye politikası izleyeceÄŸiyle ilgili ipuçlarını okumaya çalıştığına dikkat çekmek gerekir. Trump her ne kadar seçim kampanyasında bölgede önceliÄŸi IŞİD’le mücadeleye vereceÄŸini ve bu amaçla Rusya ve Esad rejimiyle iÅŸbirliÄŸi yapabileceÄŸini söylemiÅŸse de Obama’nın Tahran’la imzaladığı nükleer anlaÅŸmaya karşı sert tutumunu sürdürmesi durumunda Orta DoÄŸu’da Washington ve Moskova arasında yeni bir diyalog baÅŸlamasının çok kolay olmayacağı söylenebilir.
 
TRUMP DÖNEMİNDEN BEKLENTİ
 
Trump döneminde Orta DoÄŸu’da güçlü bir Rusya-ABD diyaloÄŸunun kurulması durumunda ise Türkiye’nin güvenlik endiÅŸelerinin göz ardı edilmesi riski vardır. Nitekim uçak krizinden hemen sonra Türkiye-Rusya iliÅŸkilerinin gergin seyrettiÄŸi dönemde Washington ve Moskova arasında Suriye’ye iliÅŸkin yeni bir diplomatik süreç baÅŸlamış ve Ankara’nın PYD/YPG ile ilgili kaygıları bu süreçte her iki ülke tarafından da dikkate alınmamıştır. Buna karşın önümüzdeki dönemde Trump yönetiminin PYD/YPG konusunda Ankara’yı tatmin edecek bir politika deÄŸiÅŸikliÄŸine gitmesi durumunda ise Türkiye’nin Suriye meselesinde Rusya ve Ä°ran’a duyduÄŸu ihtiyacın azalacağı öngörülebilir. Öte yandan son dönemde Türkiye’nin ABD ve AB’ye karşı eleÅŸtirilerinin dozunun artmasına raÄŸmen belli konularda her ikisiyle de iÅŸbirliÄŸini sürdürdüğüne dikkat çekmek gerekir. ÖrneÄŸin Washington’la yaÅŸanan tüm sorunlara raÄŸmen Ä°ncirlik Hava Ãœssü koalisyon güçleri tarafından kullanılmaya devam ediyor. Trump yönetiminin Gülen’in iadesi konusunda somut adımlar atması durumunda ise Türkiye-ABD iliÅŸkilerinde yeni bir ivmenin ortaya çıkması ÅŸaşırtıcı olmayacaktır.
 
Türkiye-AB iliÅŸkileri bakımından ise ikili iliÅŸkilerde son dönemde gündeme gelen tüm sorunlara raÄŸmen Mart 2016’da yürürlüğe giren mülteci anlaÅŸmasının Ankara tarafından titizlikle uygulanıyor olması önemli. Türkiye ayrıca Gümrük BirliÄŸi AnlaÅŸması’nın güncelleÅŸtirilmesi ve Kıbrıs sorununun çözümü için de AB yetkilileriyle diyalog içinde. Son dönemde Türk yetkililer tarafından sıklıkla dile getirilen Åžanghay Ä°ÅŸbirliÄŸi Örgütü’ne tam üyelik iddialarına raÄŸmen AB’nin halen Türkiye’nin dış ticaretinde en önemli paya sahip olması da bu bakımdan önemli. Öte yandan, Ankara ve Moskova arasında son dönemde geliÅŸen iliÅŸkilere raÄŸmen hala önemli sorunların bulunduÄŸuna dikkat çekmek gerekir. ÖrneÄŸin Türkiye’nin tüm ısrarlarına raÄŸmen Rusya yıllardır PKK’yı terörist örgütler listesine dâhil etmedi. Moskova’nın son dönemde Ermenistan’la siyasi ve askeri iliÅŸkilerini belirgin biçimde güçlendirmesi de Ankara’yı endiÅŸelendiriyor. Rusya’nın Karadeniz, Kafkasya ve DoÄŸu Akdeniz’de hızla artan askeri varlığı ise bu bölgedeki hassas stratejik dengeyi Türkiye aleyhine deÄŸiÅŸtirdi. Türkiye’nin son yıllarda Ukrayna ve Gürcistan’la geliÅŸen iliÅŸkileri de bu açıdan Rusya tarafından dikkatle izleniyor. Ankara ayrıca Ä°ran’ın Hizbullah ve Åžii milisler yoluyla Suriye ve Irak üzerinde giderek artan nüfuzundan da rahatsız olmaktadır. Bu konu nedeniyle Türkiye ve Ä°ran arasında ortaya çıkması muhtemel bir gerginlikte Rusya’nın NATO üyesi Türkiye yerine bölgedeki en yakın ortağı Ä°ran’ı desteklemesi ÅŸaşırtıcı olmayacaktır. Tüm bu unsurlar Türkiye’nin ikili iliÅŸkilerde yaÅŸanan tüm sorunlara raÄŸmen ABD ve AB ile diyaloÄŸunu sürdürmesini zorunlu kılmaktadır.
 
KARAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.